Cengiz Han

Vahşi ve dahi savaşçı: Cengiz Han

Bilinen insanlık tarihinin en gaddar, en zalim ve bir o kadar da başarılı askerî komutanı tartışmasız Cengiz Han’dı.
 

Cengiz Han, kendini gökyüzünün altındaki tüm yerlerin komutanı olarak görüyordu. İmparatorluğunu Çin’den başlatarak kuzeyde Sibirya, güneyde Hindistan, Anadolu, İran, Irak, Suriye’ye, batıda da bugünkü Macaristan’a kadar genişletti. İşgal ettiği ülkeleri, kentleri, insanları, hayvanları ve tüm yapıları yerle bir eden Cengiz Han, bugün İslam dünyasının geri kalmışlığının ana nedenlerinden birisi olarak da gösterilir. Fakat Cengiz Han’ın ve Moğolların İslam dünyasına katkı verdiğini söylesek ne olur? 

Cengiz Han atalarının, bozkurt ile devetüyü karacanın birleşmesinden türediğine inanırdı. Orta Asya’nın sert ikliminde büyüdü; sekiz yaşında babası zehirlenerek öldürüldü, karısı esir alındı ve altı aylık kuşatma sonucu karısını kurtardı. Sonra Moğol İmparatoru olunca acımasız ve gaddar biri hâline geldi. 

Moğol İmparatorluğu’nun, Orta Asya steplerinden, Orta Doğu’ya ve Avrupa’nın içlerine yayılmasını, 12’nci yüzyılda, ulaşım ve lojistiğin çok zor yapıldığı bir ortamda gerçekleştirdi.  

Michal Brain, Vakıf Kitap’tan çıkan “Cengiz Han” isimli eserinde, Cengiz Han’ın kişiliğini, imparatorluğunun tarihini, liderliğini anlatırken işgal ederek tarumar ettiği ülkelere etkilerini de araştırdı. 

Gaddar hükümdar

Hiç şüphesiz insanlığın bilinen tarihinde en gaddar, en zalim, bir o kadar da çok büyük stratejist hükümdarı Cengiz Han’dı. Modern insanlık tarihinde Napolyon, Hitler ve Stalin insanlığa karşı çok büyük suçlar işlemiş, milyonlarca insanın kanı ellerine sürülmüştü. Fakat 12’nci yüzyılda savaş tekniklerinin kas gücüne dayalı olduğu bir dönemde Cengiz Han ve askerleri, dört milyon civarında insanı katletmiş, onlarca kültürün üzerinden buldozer gibi geçmiş, şehirleri, medeniyetleri yerle bir etmişlerdi. Öyle ki; savaş sonrasında yenilen ülkenin komutanları, bağlanarak kaynayan kazanlarda pişene kadar işkenceyle öldürmüştü. 

Cengiz Han, Horasan’a girdiğinde, önce tüm nüfusu, sonra kedi ve köpekleri katlettikten sonra, öküzleri sabana koşup kenti tarla sürer gibi sürdürdü. Bağdat’a girdiğinde zamanın en ilerisinde olan kenti, yüzlerce yıl geriye getirecek yağmalama, talanla perişan etti. İslam tarihinde “Moğol İstilası” olarak bilinen ağır savaş; İslam kültürünün, ticaretinin gerilemesinin, hatta dağılıp yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasının nedeni olarak gösterilir. 

İslam dini yayılmaya başladıktan sonra hem ticarette hem de kültür örgüsünde dünyanın merkezi durumuna gelmişti. Avrupa, kara Orta Çağ’ı yaşarken İslam dünyası her alanda önde ve liderdi. İşte böylesi bir ortamda Cengiz Han, Buhara’dan İran’a, Irak’tan Suriye ve Anadolu’ya girmiş, deyim yerindeyse taş taş üstünde bırakmamıştı. Toprak üzerinde ne kadar canlı varsa; insan, hayvan, bitki ve mimari yapıların hepsini yerle bir etmişti. İslam dünyası Cengiz Han’ın bu istilası ve yağmasından sonra kolay kolay belini doğrultamadı. 

Moğolların İslam dünyasına katkıları

Michal Brain kitabında, Cengiz Han’ın disiplin ve sadakate dayalı imparatorluk sistemini anlattıktan sonra, İslam dünyasına olan etkilerini gösteriyor. Genel tarih anlatısında Moğollara, İslam dünyasına verdiği büyük zarar, yerle bir ettiği kentler, medeniyetler anlayışından farklı şekilde yaklaşıyor. Cengiz Han ve torunlarının, Müslüman dünyaya çok büyük katkılar sağladığını, ticaretten kültür hayatına kadar Orta Asya ile Orta Doğu arasında bağ kurduğunu savunuyor. Tarihi İpek Yolu ile İslam dünyasının, Çin’e kadar rahat gidip ticaret yapabildiği; hatta resim sanatının gelişmesinde Çin ve Orta Asya’daki figüratif resim sanatının bölgeye taşındığı bilgisini veriyor. Özellikle Cengiz Han’ın savaş sanatına getirdiği yenilikler (orduyu, 10, 100 ve 1000’li bölümler hâlinde yönetmesi ki bugün hâlâ geçerlidir) Müslüman dünyasına torunları aracılığıyla taşındı. Çin ve Orta Asya’da zamanın bilimsel çalışmaları Müslüman dünyaya rahatça aktarıldı. 

Cengiz Han’ın cesurluğu ve savaş sanatı konusundaki ustalığı, Müslüman olan torunları aracılığıyla siyasal mirası, ilkeleri, yasaları da Orta Doğu’da benimsendi. Modern öncesi dönemde İslam dünyasının şekillenmesinde büyük katkıları oldu. Aradan yüzlerce yıl geçse de gaddar ve cesur bir hakan olarak hep anıldı.

*Bu yazı ilk olarak Milliyet'te yayımlanmıştır.

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!