butun-siirleri-makale

Yahya Kemal’in tüm şiirleri tek kitapta

Yahya Kemal, hiçbir kitabı olmadan, elden ele gezen dizeleriyle ve çok azı dergilerde çıkan şiirleriyle genç yaşından itibaren Türk Milletinin kalbinde müstesna bir yer edinmiştir.Yahya Kemal’in Bütün Şiirleri Yahya Kemal Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Samsakçı tarafından hazırlanarak Vakıfbank Kültür Yayınları arasında okurla buluştu
 

Yahya Kemal’in şiirleri ölümünden sonra Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyle, Rubâîler ve Hayyam Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş adlarıyla üç kitap halinde basıla gelmiştir. Bunun tek istisnası, 2009 yılında İstanbul Fetih Cemiyeti’nce yapılan toplu baskıdır. Numaralı ve 1000 adet yapılan bu özel baskıdan sonra Cemiyet, şairin doğumunun 140. yılı (2024) şerefine, yeni bir toplu basım kararı almıştır. Kitap Yahya Kemal Enstitüsü tarafından hazırlanacak, aralarındaki anlaşma gereği Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından basılacaktır. İşte o baskı yapıldı ve okuyucuyla buluştu.

Yahya Kemal Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Samsakçı tarafından hazırlanan ve Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından Temmuz 2025’te basılan Yahya Kemal’in Bütün Şiirleri, hem içerik hem de baskısıyla özellikli bir eser olarak elimizde. Bendeki nüsha özel ciltli. Karton kapaklı hali de varmış.

Yahya Kemal, hayattayken şiirlerini kitap halinde görememiştir. Zaman zaman telaffuz etse, ölümüne yakın adını koyup içeriğini kendi el yazısıyla belirleme yoluna gitse de şairin şiirleri ölümünün ardından, 1961’den başlayarak basılabilmiştir. Samsakçı bu son baskıda, şiirlerin kitaplaştırıldığı halini esas almakla beraber, her şiirin şair hayatta iken gazete ve dergilerde yapılan baskılarının ve şairin el yazısıyla bugüne kamış hallerinin fotoğraflarını da kitaba koymuştur. Ayrıca varsa nüsha farklarını belirtmiş; yeri geldiğinde, bu açıklama sayfalarında, şiirle ilgili dikkat çekici hikayelere yer vermiştir. Böylece belgesel bir özellik de kazanmış bu baskı.

ŞİİR KİTAPLARI ELDEN ELE GEZEN ŞAİR

Yahya Kemal, hiçbir kitabı olmadan, elden ele gezen dizeleriyle ve çok azı dergilerde çıkan şiirleriyle genç yaşından itibaren Türk Milletinin kalbinde müstesna bir yer edinmiştir. Onun şiirleri, şair hayattayken, sevenleri tarafından defterlere yazılarak saklanıyor ve okunuyordu. Birçok okuyucusunun böyle bir Yahya Kemal defteri vardı. Bunlardan bazıları bugünlere kadar ulaştı. Daktilo edilmiş hali Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından kullanılan ve üzerine yine Tanpınar tarafından bazı notlar alınan bir nüshayı, on sene kadar önce Abdullah Uçman yayına hazırlamıştı. Sonradan yayınlanmadan kalan o defter ne oldu bilmiyorum. Orhan Okay Hoca’ya ait, yeri geldiğinde sözünü ettiği, eski harflerle yazılmış bir defter de vardı. Görmemiz için bize, İSAM’a da getirmişti bir seferinde. Bu yazıyı yazarken Yahya Kemal’le ilgili koliler dolduran fiş ve kupürler ile eski notlarımı da karıştırıyorum bir taraftan. Onların arasından Orhan Okay Hocanın Yahya Kemal şiirlerini içeren 1950’li yıllara ait o defterin bir fotokopisi de çıktı. Epeyce uzun süren Yahya Kemal/Büyük Göçmen Kuş kitabımı hazırlarken bana belge niteliğindeki bir iki yazı fotokopisiyle o defterin bir fotokopisini alma izni de vermişti Hoca.

YAHYA KEMAL’İ EVİNDE AĞIRLAMIŞ

Yahya Kemal’e ait tam bir bibliyografya çıkarılmış değil henüz. Samsakçı bu yolda çalışacaklara, şairin şiirleri konusunda epeyce ip ucu veriyor. Geçmişte yaptığım çalışmalar sırasında bunu ben de düşünmüş fakat tam olgunlaştıramamıştım. Ancak yeri geldiğinde, Büyük Göçmen Kuş çalışmam içine birçok yeni bilgi eklemiştim. (Yahya Kemal’in “Ok” şiirinin ilk yayınlandığı yeri bulmak aylarımı almıştı mesela.) Bugün tekrar baktığımda, notlarım arasında, Yahya Kemal’in şiirlerinin yayın yerleri hakkında hala bâkir bazı bilgilerin bulunduğunu gördüm. Onlardan birini bu vesileyle sizlerle de paylaşmak istiyorum; hikayesini de ekleyerek..

1930 yılı sonbaharında, Vala Nurettin, elçi olarak İspanya’da bulunan Yahya Kemal’i Madrit’e ziyarete gider. Şair, onu ilk gençlik yıllarından beri tanımaktadır. Millî Mücadele’nin en hararetli günlerinde, İstanbul gazetelerinde, Anadolu hareketini destekleyen yazılar yazan Yahya Kemal, İstanbul’un işgal edildiği 16 Mart 1920 günü, tutuklamaların da yapıldığı o karışıklık içinde, Kadıköyü’ne geçerek Vala Nurettinlerin Göztepe’deki evine gitmiş, olayın sıcaklığı geçesiye kadar orada misafir olmuştur. O sıralar Vala, on dokuz yaşında bir delikanlıdır. Bundan on sene sonra, İspanya’da bir kuruş harcatmadan Vala’yı misafir eden Yahya Kemal, oradan dönmeden ona,

Dil uyur mest olarak yâr-ı dilâra söyler

Gül susar şerm ederek bülbül ü şeyda söyler

beytiyle başlayan gazelini de hediye olarak verir. Şairden yayın izni de almış olmalı ki, Vala Nurettin, o sıralar yazı yazdığı Akşam gazetesinde (Akşamcı) müstearıyla yazdığı bir yazıda şiiri yayımlar: “Elime gayr-ı münteşir bir gazel geçti. Okudum ve büyük bir üstada ait olduğunu derhal anladım. Lakin bu gazel basma ve el yazısı hiçbir eski divanda yoktur. Hattâ meşhur şair Laedri Hazretlerinin perişan divanında bile..” diye başlıyor o yazı. Ardından gazelin tamamı geliyor. Gazelin son beytinde geçen “Kemal” müstearını iki yıldızla saklamış Vala Nurettin. O sıralar siyasî bir takım sıkıntılar içindedir Yahya Kemal.

MÜSTESNA BİR ŞAİR

Yahya Kemal hakkında yapılan bibliyografya çalışmalarında ilk defa, şair öldükten sonra, Eski Şiirin Rüzgârıyle adlı kitapta çıkan şiirler arasında görünüyor bu gazel (Samsakçı Hoca da öyle not düşmüş). Vala Nurettin şiirin başlığını koymamış yazısına, Yahya Kemal’in meşhur “Söyler” gazelidir o. Ayrıca son hali ile arasında bazı farklar vardır. Birincisi; dördüncü ile beşinci beyitler yer değiştirmiştir. Yine; Cûy gülşende bu rü’yasını hâlâ söyler, dizesinde “rü’yasını” kelimesinin ilk hali farklıdır. Bence gazetede bir yazı içinde olsa bile, bu gazelin ilk yayınının Vala Nurettin tarafından gerçekleştirildiğini kabul edebiliriz.

Yahya Kemal, milletçe benimseyip bağrımıza bastığımız müstesna bir şairimiz. Yol aldıkça görüyoruz ki ölümünün üzerinden bugün altmış yedi yıl geçmiş olsa da bu büyük şairimiz hakkında eksiklerimizi yeni yeni tamamlıyoruz. Yahya Kemal Enstitüsü ile Vakıfbank Kültür Yayınları ortaklığıyla yayımlanan bu yeni baskı hem bir taraftan o eksikleri tamamlıyor, hem de kıyıda köşede kalmış başka eksiklikleri fark etmemizi sağlıyor. İlim böyle ilerleyecek, her gelen yapılanı yıkmaya çalışmadan yapıya yeni bir taş ekleyerek.

 

*Bu yazı ilk olarak YeniŞafak'da yayımlanmıştır.

İlgili makaleye gitmek için tıklayınız.

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!