On Sekizinci Yüzyıl İngiliz Edebiyatı 1660-1789

Aydınlanma Çağında İngiliz Edebiyatı

Prof. Dr. Charlotte Sussman’ın On Sekizinci Yüzyıl İngiliz Edebiyatı: 1660-1789 adlı kitabı Avrupa’nın Rönesans’ın etkisinden çıkıp Aydınlanma’nın etkisine girdiği döneme tekabül eden 1660 senesinden başlayıp on sekizinci yüzyılın sonlarına kadar İngiliz edebiyatının gelişimini takip ediyor.
 

VakıfBank Kültür Yayınları, İngiliz edebiyatının literatürde “uzun on sekizinci yüzyıl” olarak bilinen dönemini mercek altına alan önemli bir eseri Türkçeye kazandırdı. Prof. Dr. Charlotte Sussman’ın Eighteenth-Century English Literature: 1660-1789 adlı kitabı, On Sekizinci Yüzyıl İngiliz Edebiyatı: 1660-1789 adıyla raflardaki yerini aldı. Bu kitap, Avrupa’nın Rönesans’ın etkisinden çıkıp Aydınlanma’nın etkisine girdiği döneme tekabül eden 1660 senesinden başlayıp on sekizinci yüzyılın sonlarına kadar İngiliz edebiyatının gelişimini takip etmektedir. Dönemin önemli tema ve konularına akademik bir gözle yaklaşmanın yanı sıra bu dönemin edebi üretimlerini içinde var oldukları kültürel ve tarihi bağlam çerçevesinde inceleyerek eserlerin genel okur için de erişilebilir olmasını sağlamaktadır.

DEĞİŞEN DÜNYA VE EDEBİYATA ETKİSİ

Bu bağlamda Sussman, kitabını yeni oluşmakta olan İngiliz kimliğinin edebiyata olan etkisini değerlendirdiği “Ulusal kimlik”, baskı teknolojilerinin değiştirdiği edebiyat piyasasını değerlendirdiği “Matbuat Kültürü”, kent-kırsal karşıtlığını değerlendirdiği “Şehir” ve “Taşra”, değişen ekonomik ve toplumsal fikirlerin öne çıkarttığı bireysellik fikrini değerlendirdiği “Bireysellik”, muhalif fikirlerin arenası hâline gelmiş olan dinin edebiyata etkisini incelediği “Din”, özellikle ezilmekte olan kadınları konu edindiği “Cinsiyet”, İngiliz toplumunu tamamen değiştiren yeni ticari fikirlerin edebiyat dünyasına etkilerini değerlendirdiği “Ticaret” ve İngiltere’nin komşusu İrlanda’dan Amerika kıtasına kadar etkisini genişletirken kullandığı ekipmanları incelediği “Sömürgecilik” gibi başlıklara ayırarak incelemesini tematik bir bağlama oturtmuştur. Bu tematik bağlam sayesinde incelemesini herhangi bir edebi eleştiri kuramı ile sınırlamamış, eklektik bir tutumla kuramsal yaklaşımları ihtiyaç duyduğu noktalarda tematik okumalarını güçlendirmek için kullanmıştır.

Bu kitabı birçok farklı okur grubu için faydalı kılan tek özelliği Sussman’ın tematik yaklaşımı değildir. Kitap, incelediği edebi eserleri o dönemlerde yaşanan toplumsal, siyasi ve ekonomik gelişmeler bağlamında inceleyerek bu eserleri İngiliz edebiyatının yüzyıllar süren evrimi içerisine yerleştirmekte, böylelikle okurların sadece bu dönemi ve edebiyatını değil, aynı zamanda bu dönemde yaşanan önemli değişikliklerin çalkantısıyla boğuşan halkın edebiyatıyla kurduğu ilişkiyi de gözlemlemesine olanak sağlamaktadır. Dahası, Sussman, edebiyatın içinden doğduğu dünyayı tam olarak yansıtamayacağını lakin hiçbir zaman da bu dünyadan tamamen kopuk olmayacağının farkındalığıyla edebiyatın on sekizinci yüzyılın çalkantısına verdiği cevapları incelerken okurlarına başka yüzyıllarda yaşanan değişiklikler ve edebiyat arasında kurulan ilişkiler hakkında düşünmek için de olanak sağlamaktadır. Bu olanak sayesinde okur, sadece on sekizinci yüzyıl hakkında bir inceleme metni okumakla kalmaz, aynı zamanda edebiyatın gerçek dünya ve okurlarla kurabildiği ilişkinin sistematik bir biçimde nasıl incelenebileceğinin de oldukça başarılı bir örneğini incelemiş olur.

EDEBİ ESERLER ÜZERİNE İNCELEMELER

Lakin Sussman’ın tek başarısı okuruna böylesi genel bir resim sunmak değildir. Kitabın incelediği eserlerin akademik anlamda değer gören mühim edebi eserler ile kimi nedenlerden dolayı kıyıda köşede kalmış olan eserlerin bir derlemesi olması, alan hakkında bilgi sahibi olan, hatta alan üzerine çalışan kişilerin bile “uzun on sekizinci yüzyıl”ın renkli edebiyatı içerisinde bilmediği şeyler keşfetmesine olanak sağlamaktadır. Sussman’ın eserinde işlediği demirbaş niteliğindeki Gulliver’ın Gezileri, Oronooko, Moll Flanders ve göreceli daha az bilinen Bir Fıçının Hikâyesi ve Büyük İnayet gibi eserlerin edebi çözümlemeleri sırtlarını dönemin kültürel, edebi, dini ve siyasi arka planına dayayarak bu eserleri İngiliz edebiyatı tarihi içerisine yerleştirmektedir. Bu durumu güçlendiren unsurlardan birisi de Sussman’ın eserinde birincil kaynaklarının yanına koyduğu hem aynı dönemden alınmış hem de çağımızda yazılmış çeşitli ikinci kaynaklarla okumasını zenginleştirmesi ve okuruna oldukça zengin bir okumanın ürününü sunmuş olmasıdır. Ancak Sussman’ın gayesi bu zengin okumayı bir bilgi yığını olarak sunmak değil, “on sekizinci yüzyıl edebiyatının renkli, karmaşık ve eleştirel bir perspektifle incelenebilecek bir araştırma alanı olduğunu okuyucuya” göstermektir.

Tüm bu özellikleriyle Charlotte Sussman’ın kitabı On Sekizinci Yüzyıl İngiliz Edebiyatı: 1660-1789, on sekizinci yüzyıl İngiliz edebiyatı çalışmalarına giriş niteliğinde önemli bir katkı olarak görülüyor. Tematik bir düzleme oturttuğu edebi eserleri yakın okumayla değerlendiren Sussman, on sekizinci yüzyıl İngiliz edebiyatını etraflıca incelerken, bu dönemde üretilmiş birçok mühim eser hakkında da derinlemesine bilgi vermektedir. Böylelikle roman, şiir ve tiyatro türünde yazılmış birçok eseri inceleyerek bu türlerin gelişimi, türlerin birbiriyle girdiği ilişki ve bu türlerin otantik özellikleri hakkında birçok bilgi veren eserin, İngiliz edebiyatının Türkiye’de pek bilinmeyen, çalışılmayan, okunmayan ve belki de pek de sevilmeyen bir dönemi hakkında önemli bir boşluğu doldurduğu görülüyor.

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!