Ahmet Rasim

Ahmet Rasim çağı

Ahmet Rasim'in bir vakanüvis-yazar olarak kıymeti asla tartışılmaz. Kendine özgü zekâsı, gözlem gücü ve espri anlayışıyla çağdaşlarına fark atar. Yitip gitmiş İstanbul sokak seslerini onun kadar gerçekçi yazıya geçiren yoktur.
 
Ahmet Rasim'in bir vakanüvis-yazar olarak kıymeti asla tartışılmaz. Kendine özgü zekâsı, gözlem gücü ve espri anlayışıyla çağdaşlarına fark atar. Yitip gitmiş İstanbul sokak seslerini onun kadar gerçekçi yazıya geçiren yoktur.
Bazı yazarlar bir yüzyılın üzerinden geçerler. Bu geçiş iki yönlüdür, hem yaşamayı hem de yazmayı imler. Ansiklopedi çağının devamında pek çok Osmanlı aydını gibi Ahmet Rasim de çok yönlü bir şahsiyettir. Çok yönlülük onların ‘geçiş’ üstünlükleri olduğu kadar handikaplarıdır. ‘Yazar, romancı, hikâyeci, hatırat yazarı, mütercim, güfteci, gazeteci, tarihçi vs.’ olmanın yanında şikemperest ve gezgin olmak, imparatorluk gibi çokkültürlülüğü çağrıştırır. Öylesine yüksek bir özgüvenleri vardır ki bundan dolayı bir türlü ‘eleştirel akla’ varamadıkları için, yazdıklarının neliği üzerine düşünemezler. Ahmet Rasim’i de bir yığın karmaşanın içinden arayıp bulmak, gerçek değerini göstermek de kolay iş sayılmaz bu sebepten.
 
Sakarya Üniversitesi’nden değerli şair ve akademisyen Yılmaz Daşcıoğlu başkanlığındaki bir heyet, kültür dünyamız adına bu ağır işi yüklenmiş durumda. Önce, Ahmet Rasim’i Ahmet Rasim’in içinden ayıklamak, yayımlanmış-yayımlanmamış onca yazı arasından külliyatı ortaya çıkarmak amacına girişmişler. Daşcıoğlu’nun vurguladığı gibi ‘bir zaman kalemiyle bir devri dolduran isimlerden’ Ahmet Rasim’i verim içinde olduğu 50 yıllık yazı hayatının içinden gün yüzüne çıkarmak çetin bir mesele. ‘Eserlerine ulaşmanın önünde alfabe değişmesinden başlayarak, kütüphane kayıtlarımızın sıhhati vb.’ problemler de ortada dururken hele ne demek istediğimiz anlaşılır. ‘800’ü aşkın süreli yayında yaklaşık 117.000 nüshanın gözden geçirilmesi’nden söz ediliyor, unutulmasın.
 
Ahmet Rasim’in bir vakanüvis-yazar olarak kıymeti asla tartışılmaz. Kendine özgü zekâsı, gözlem gücü ve espri anlayışıyla çağdaşlarına fark atar. Yanağıyla şu kadar dirhem rakı içilen lüferleri görmüş bu adam, musikiyi de adeta ruhundan yükselen hayat şevkiyle idrak etmiştir. Yitip gitmiş İstanbul sokak seslerini onun kadar gerçekçi yazıya geçiren yoktur. İyi bir kurgu yazarı olduğu söylenemez ama iyi romancılar onu okumadan yol alamazlar.
 
Yaklaşık 30 ciltlik bir külliyattan söz açıyor Yılmaz Daşçıoğlu. Bu toplam, 1865-1932 yılları arasını içten yaşamış ‘uyanık’ bir yazarın sadece kendi birikimi olarak değil, değişimin bütün gerilimiyle yüklü Osmanlı toplumu ve İstanbul’unun da dışavurumudur. Külliyat tamamlandığında ‘İlk Sevgi’den itibaren Ahmet Rasim’in nasıl değişip ilerlediğini de görmek mümkün olacaktır. Bu ilk eserlerde, gözlemci bir yazar kadar kendi acemiliklerinde ustalığını da arayan bir mizaçla karşılaşırız. Yoğun eski kelime kullanımı okuru durduracak gibi gözükse de bu tür ilk kitapları edebi zevk için değil daha çok veri olarak görmek doğru olur. Ahmet Rasim, adım adım
gelecektir.
 
 *Bu yazı ilk olarak Hürriyet'te yayımlanmıştır.

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!