Bir Osmanlı kumandanının sıra dışı yaşam öyküsü

II. Mahmud dönemi kaptanıderyalarından Nasuhzâde Ali Paşa’nın bilinmeyen hayat hikâyesine odaklanan kitap aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılını şekillendiren çok önemli olayların da perde arkasına ışık tutuyor.

Kara savaşlarının devrinin bittiği, denizlerde güçlü olanın hükmünü sürdüreceği bir dönemin başlarında Osmanlı da donanmasını güçlendirmek ve yeni anlayışa göre dizayn etmek ister. Bahriyede reform başlatan Padişah III. Selim’in canına mal olmuş bir isyanın akabinde II. Mahmut devleti her alanda yeniden inşaya girişir. Yeni Sultan 3. Selim’den devraldığı Bahriyeyi ve Bahriyelileri geliştirmek için yola çıkar. Bu isimlerden birisi de kaynaklarda neredeyse hiç zikredilmeyen Nasuhzâde Ali Bey’dir. Ali Bey, donanmaya dışarıdan sivil bir denizci olarak intisap eder ve yetenekleriyle en alt kademelerden en üst rütbeye kadar ulaşır. Nitekim 1821 yılında da o, en ince ayrıntılarına kadar belirlenmiş olan teşrifat kuraları uygulanarak paşalık rütbesi tevcih edilir ve kaptanıderya olur. 

Türk-Yunan ilişkilerinin 200. yılına farklı bir bakış

Ali Paşa kaptanıderya olmadan hemen önce donanmanın en üst mevkii olan “kapudâne-i hümâyûn” rütbesini taşıyordu. 1.200 neferin içinde bulunduğu büyük bir gemiyi idare ediyordu. Karadeniz’de Ruslarla yapılan savaşta gazi olmuştu. II. Mahmud tarafından 1821’de kaptanıderyalığa getirilmeden önce Ali Paşa, Arnavutluk sahillerinde isyan eden Yanya valisi Tepedelenli Ali Paşa’nın üzerine gönderilerek bu sefer de Akdeniz’de pek çok operasyonun içinde varlık göstermişti. Zekeriya Kurşun’un kaleme aldığı kitap, hikâyesine buradan başlıyor. Nasuhzâde Ali Paşa, emrindeki zayıf donanmayla, o günün en karışık coğrafyasında devlete karşı çıkmış olan Tepedelenli’nin isyanını sonlandırmak için kendisini bir ateş çemberinin içinde buluyor. Bu zorlu görev aynı zamanda büyük bir çelişkiyi de içinde barındırıyor. Tepedelenli’ye karşı alınacak olan başarılı sonuç, merkezi idareyi güçlendirecek ancak diğer taraftan uzun zamandır hazırlık yapan Rumların isyanını alevlendirecekti. Nitekim Rum isyanının doğurduğu ve binlerce Müslüman Türkün ve Rumların hayatına mal olan Tripoliçe katliamı ve Sakız vakası gibi hadiseler Ali Paşa’nın merkezinde yer aldığı sürecin sonuçlarıydı.

Kitap bir taraftan Nasuhzâde’nin kayıp hayat hikâyesine odaklanırken, diğer taraftan da akıcı bir dil ile Rum isyanını ve devletin aldığı tedbirleri ustalıkla inceliyor. Rum isyanı sürerken, II. Mahmud’un bürokrasideki devlet ricalinin yetersizlikleri ile de verdiği mücadelesini anlatan kitap, aslında sadece Türk ve Yunan ilişkilerinin arka planına değil, aynı zamanda bir biyografi üzerinden dönemin bütün sorunlarına kapı aralıyor. 

  • 27.12.2021

İLE İLGİLİ MAKALELER

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!