dort-baskent-makale

Bir şairin izinde 4 başkent

VakıfBank Kültür Yayınları’ndan çıkan Dört Başkent, Emir Hüseyin Ebiverdi’nin 15. yüzyıl sonlarındaki İstanbul, Kahire, Tebriz ve Herat seyahatlerini edebi bir dille aktarıyor. Yayına hazırlayan Turgay Şafak’ın büyük emek verdiği eser, Doğu medeniyetlerinin tarihteki yerini anlamak için önemli...
 

Tarih 15. asrın sonları... Boğdan Voyvodasının yıllık vergisini ödememesi üzerine ordusunu toplayan II. Bayezid, bu beyliğin denizle olan bağlantısını kesme ve Osmanlı İmparatorluğu'na sorunsuz biat etmesi için yollara düşer. Filibe'deki konaklama sırasında bir isimle görüşür. İşte bu hafta o görüşmeyi yapan kişinin eserini tanıtacağım.
VakıfBank Kütür Yayınları'ndan çıkan kitabın adı Dört Başkent... II. Bayezid'ın huzuruna çıkıp bu eserin temellerini atan kıymetli isimse Emir Hüseyin Ebiverdi.... Hemen şu dört başkenti sayalım: İstanbul, Kahire, Tebriz, Herat...
Aslında bu kısmı kitapta yer alan aslına uygun yazarsak daha doğru olacak:
"Şairin, 15. asrın sonlarında Memâlik-i Rum (Osmanlı Devleti) ve payitahtı İstanbul'dan Memâlik-i Arab (Memlükler) ve payitahtı Kahire'ye, Memâlik-i Azerbaycan (Akkoyunlular) ve payitahtı Tebriz'den Memâlik- i Horasan (Timurlular) ve payitahtı Herat'a yaptığı seyahatleri keyifle okuyacaksınız." Bu satırlar kitabın yazarına ait desem verilen büyük emeğe büyük saygısızlık olur. Kitabı yayına hazırlayan ve notlandıran Turgay Şafak, bu işe soyunduktan sonra özgün adı Çar Taht'ın el yazmasına ulaşmak için kolları sıvar: "...eser ve müell!f hakkında bilgi toplarken bir yandan da eserin yazma nüshasını temin etmenin yollarını aradım. Yazmayı temin ettikten sonra bir yandan okumaya devam ederken bir yandan da eser ve müellif hakkında araştırmalarıma devam ettim." Bu kitabı elbet tanıtırız ama müellifin eseri yayına hazırlarken el yazması orijinali bulma konusunda verdiği emeği, yeni kuşaklar anlayabilir mi?

"Çeviride şiirsellikten çok, anlamı doğru bir şekilde aktarmaya çalıştım" diyor Turgay Şafak... Gerçekten de Çar Taht'ı okurken bazen kendinizi edebi metinler içinde buluyorsunuz. Bu kısımlardan büyük keyif aldığımı söylemeliyim:
"Mümin ve kâfir orada emniyettedir.
Göğün topları burcunu dövse onun üzerinden bir zerre toprak bile düşmez yere.
Âlem iyisine de kötüsüne de hayrandır." Eserin sahibinin enfes şekilde anlattığı şehir tabii ki İstanbul... Bu şehirde yaşıyoruz diye iltimas geçtiğimiz sanılmasın, yazar kitabı yazmaya da bu şehirden başlamış. Rum, Halep, Mısır, Horasan ve Azerbaycan bölgelerine seyahat etmiş, gittiği yerlerde hükümdarlar, alimler, şairler ve hekimlerin meclislerinde bulunmuş.
Bir seyahat kitabı anlaşılmasın, rahatlıkla hayır diyebiliriz. Emir Hüseyin Ebiverdi'nin derdi şahit olup öğrenmek ve aktarmak. Başkaca bir derdi yok zira öldüğü zaman kendisinin üzerine kayıtlı herhangi bir şeye rastlanmamış. Bitirmeden yazarın İstanbul gibi başka şehirler üzerine yazdıklarından birkaç alıntı yapalım.

*Bu yazı ilk olarak Sabah'da yayımlanmıştır.

İlgili makaleye gitmek için tıklayınız.

E-Posta Adresiniz

Yeni çıkan kitaplar, kampanyalar ve tüm yeniliklerden haberdar edelim.

Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni’ni ve Gizlilik ve Çerez Politikası’nı okudum, anladım ve onaylıyorum.

Lütfen Üyelik Sözleşmesi, Aydınlatma Metni ve Gizlilik ve Çerez Politikası metinlerini onaylayınız!